İnsan beyninin %100’ünü kullanırsa
neler yapabilir?
Bildiğiniz gibi insanlar arasında “Beynimizin %10 unu
kullanıyormuşuz. Acaba %100 ünü kullansak neler yapabilirdik” şeklinde
söylenegelen çok yaygın bir inanç vardır.
Beynimizin %100 ünü kullanarak;
- Kas sistemimizin tamamını etkinleştirebilir ve tonlarca ağırlığı kaldırabilir miydik.
- Kalbimizin atış hızını kontrol edebilir hatta durdurabilir miydik.
- Düşünce gücüyle eşyaları yerinden oynatabilir hatta uçurabilir miydik.
- Görme yeteneğimizi arttırıp ışık hızını bile yavaşlatılmış biçimde görebilir miydik.
Peki bunlar gerçekten mümkün müdür?
Bilim
insanları, bu söylemin hiç bir bilimsel dayanağı olmadığını ve sadece bir
efsaneden ibaret olduğunu söylemektedir.
Yapılan
bilimsel araştırmalara göre;
Beynimizin kullanılmayan hiçbir noktası yoktur.
İnsanlar beyinlerinin %100'üne yakınını kullanmaktadır. Kimi koşulda, bazı
bölgeler daha fazla, bazı bölgeler daha az çalışıyor olabilir. Ancak bu, beynin
herhangi bir noktasının "kullanılmadığı" ya da "işlevsiz"
olduğu anlamına gelmemektedir.
Beyinde 100 milyar kadar nöronun yanı sıra bir çok türden başka hücreler de
vardır ve bunlar sürekli kullanımdadır. Beynimizin küçük bir kısmına gelecek
bir hasarda bile, hasarın yerine göre yetersizlik oluşabilmektedir; yani beynin
sadece yüzde 10'unu kullanarak işlevini sürdürmesi bilime göre kesinlikle
imkansızdır.
Teknolojideki gelişmeler sayesinde, beynin renkli ve
renksiz, ayrıntılı fotoğrafları an be an çekilebilmektedir. Bu teknolojiler
sayesinde günümüzde biliyoruz ki, beynin en sakin olmasını umduğumuz uyku
halinde bile, beynin eksiksiz olarak her bölgesinde
belli bir miktar aktivite gerçekleşmektedir.
7 Şubat 2008 tarihinde Scientific American dergisinde
yayınlanan makalesinde Baltimore'da bulunan Dünya'nın en prestijli tıp
fakültesi olan Johns Hopkins Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Berry Gordon bu tartışmalara
son noktayı koymuştur. Kendisi, beynimizin yüzde 10'unu kullandığımız efsanesinin
"gülünç derecede saçma" olduğunu açıkça belirtmiştir.
Peki beynin %10’unun
kullanıldığı efsanesi nasıl ortaya çıktı?
Bu
iddianın kökenleri, 1890 yılında Harvard Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nde
araştırma yapmakta olan bilim insanları olan William James ve Boris Sidis'in
"rezerve enerji teorisi"ne dayanmaktadır. Bu teoriye göre insanların,
günümüz beyin kapasitesi sayesinde ulaşabilecekleri en yüksek IQ 250-300 arası
olarak tahmin edilmektedir. Ancak James ve Sidis, insanların sadece belli bir
yüzdesinin bu IQ sınırına düşebildiğini iddia etmişlerdir. Araştırmalarının
sonucunda, şimdiye kadar yaşamış insanlar arasında ancak %3-10'luk bir dilimin
250 IQ'ya ve üzerine çıkabildiğini ileri sürmüşlerdir. Bu araştırmanın hatalı
yorumlanması, hızlıca felakete dönüşmüş ve günümüzde insanların zekalarının
%3-10 arasını kullandığı şeklinde yanlış değerlendirilmiştir. Halbuki görüldüğü
gibi araştırma bu çıkarımla tamamen alakasızdır.
Bu konu
ile ilgili bir diğer örnek de Einstein’la ilgilidir;
1920 yılında yapılan röportajda Einstein,
“ben diğer insanlardan daha zeki değilim sadece hayal gücümü zorluyorum,
insanların hayal güçlerini zorlaması ve daha çok düşünmesi gerekiyor” demiştir.
Einstein bu sözleriyle, insanların yaratıcılık potansiyelinin çok azını ortaya
çıkardığını %10 figürünü kullanarak vurgulamak istemiştir. Ancak Amerikalı
yayıncılar ve reklamcılar Einstein’ın yüzde 10 figürünü çarpıtarak bu efsanenin
daha da yayılmasına sebep olmuşlardır.
Bu tip
"gizemli" bir efsane, tabii ki popüler kültürün de ilgisini çekmiş,
yalanın yayılmasını kolaylaştırmıştır. Konu ilgi çekici olduğu için hakkında
pek çok kitap yazılmış ve film çekilmiştir.
Bunlara yakın tarihten örnek
olarak;
2011 yılında Limit Yok filminde işlenen ve büyük ilgi
gören bu konu 2014 yılında da Morgan Freeman ve Scarlett Johansson'un
baş rollerini paylaştıkları Lucy isimli Hollywood yapımında yeniden işlenmiş ve
yine büyük ilgi görmüştür.
Sonuç olarak; bilimsel verilerle açıklandığında, beynimizin kullanılmayan hiçbir
noktası yoktur. %10’unun
kullanıldığı söyleminin tamamen uydurma olduğu net bir şekilde anlaşılmaktadır.
Unutmayın ki beynimizin bir sınırı yoktur ve sürekli geliştirilebilir.
Yararlanılan Kaynaklar: