26 Ocak 2017 Perşembe

Yapay Zeka Robotlar ve Gelecek!

Isac Asimov'un 3 Robot Yasası

1. Bir robot bir insana zarar veremez ya da kayıtsız kalarak bir insanın zarar görmesine neden olamaz.
2. Birinci yasayla çatışmamak koşuluyla, bir robot insanlar tarafından verilen emirlere uymak zorundadır.
3. Birinci ve ikinci yasayla çatışmamak koşuluyla bir robot kendi varlığını korumalıdır.

Ünlü bilim kurgu yazarı Isaac Asimov gelecekte robotların insanlar için tehlike yaratacağı yönünde endişelerin artmasından sonra robotların amacının insanlara hizmet olduğunu belirterek,  robot yasası adı altında bu 3 kuralı yayınladı. “İyi de robotlar bilinçsiz makineler insanlara neden zarar versin ki” diyebilirsiniz fakat günümüzde yapay zeka ve robot teknolojisi o kadar ilerledi ki artık neredeyse insan gibi davranabilen  makineler üretilebiliyor. ( Görüntü)  Bu robotlar öyle ne programladıysanız onu yapan basit makineler değil sürekli yeni şeyler öğrenerek kendini geliştirebilen, içinde bulunduğu koşullara uyum sağlamak için kendince yeni programlar yazabilen yapay zekalar!  
Peki nedir bu yapay zeka?
İnsan beyninin düşünme şeklini anlayabilen ve bunu bilgisayar işlemleriyle programlayarak insansı bir düşünme biçimini ortaya çıkarmaya çalışan işletim sistemleridir. Yani basitçe söylersek insanlar gibi öğrenebilen ve düşünebilen makinelerdir. Evet insanlar gibi düşünebilen ve karar verebilen makineler! İnsanın doğayı ve evreni anlama yolunda kendisine yardımcı olabilecek belki de kendisinden bile daha zeki, insan ötesi varlıklar yaratma hayali.
Peki böyle bir şey mümkün mü?
Şimdiye kadar resim ya da müzik yapmak gibi pek çok insana özgü beceriye sahip yapay zekalar üretildi Sony firmasının, ürettiği bir yapay zekanın bestelediği şu şarkıya bir bakalım.
Hatta çok anlamsız da olsa şiir ve senaryo bile yazabilen yapay zekalar bile var.
Google geçtiğimiz yıllarda, bir yapay zeka botuna 2865 tane aşk romanı okutmuş ve ardından bir şiir yazmasını istemişti sonuç olarak ortaya şöyle bir şey çıktı;
“Uzun süre sessizdi
Bir süreliğine sessizdi
Bir an için sessizdi
Karanlık ve soğuktu
Duraksadı
Sıra bana gelmişti”

Tüm bunlar sadece insana özgü olan bilincin ürünleri fakat hepimiz çok iyi biliyoruz ki insan bilinci her zaman sadece iyi şeyler üretmiyo kötü tarafları da var savaşlar ve cinayetler gibi üstelik insan dediğimiz yaratığın vicdanı ve merhameti olmasına rağmen bunları yapabiliyor. Peki ya gelecekte bir gün makineler de insanlar gibi savaşmayı öğrenirlerse…  üstelik makineler vicdan gibi duygulardan yoksun soğuk ve donuk metal parçaları.
Bilim kurgu filmlerinden bildiğimiz bu senaryolar gerçekleşir mi bilemeyiz ama gelin önce şu robotların gelişim süreçlerine bir bakalım. Robot terimi ilk olarak Çekoslovakya’lı yazar Karel Capek’in “Rossum’s Universal Robots” isimli oyununda kullanıldı. Çekoslovakça’da “robota” sözcüğü “zorla çalıştırılan işçi” anlamına gelir.
1940’larda Westinghouse bağımsız olarak tümüyle hareket edebilenElectro isimli bu robotu üretti, robot, basitçe yürüyebiliyor ve programlandığı gibi 10’a kadar sayabiliyordu.
1953 yılında Grey Walter, robot kaplumbağasını geliştirdi. Kaplumbağa, ufak noktasal ışık kaynaklarının yerleştirildiği karanlık bir odada ışık detektörleri ile ışığı algılayıp, ışık şiddetine bağlı olarak hareket ediyor veya ışık kaynağından uzaklaşıyordu. Kaplumbağa aynı zamanda enerjisi azalınca priz bulup kendisini şarj edebiliyordu.
1999 yılında Sony firması Aibo isimli oyuncak ev hayvanını üretti.
2000 yılında Honda, yeni humanoid robotu Asimo’yu dünyaya tanıttı.
2008 yılından sonraysa robot teknolojisi gelişiminde çağ atlandı ve günümüzde insana çok benzer robotlar üretilmeye başlandı.
Geçtiğimiz yıllarda sophia isminde insansı bir yapay zeka robotu görenleri hayrete düşürüyordu. Sorulan sorulara verdiği cevaplar ve tepkiler tıpkı bir insanı andırıyorudu. Bir robotu insandan ayrıt edebilmek için uygulanan şu Turing Testine bir bakalım. Adını 2. Dünya savaşı yıllarında Nazilerin algoritmalarını deşifre etmeye çalışan ünlü matematikçi Alan Turing’den alan bu test şu şekilde yapılıyor birbirini tanımayan birkaç insan ve yapay zekâlar birbirleriyle yüz yüze görmeden yazışma yolu ile sohbet ediyor. Sohbet sonunda deneklerden bir makineyle mi yoksa insanla mı konuştuklarını tahmin etmeleri isteniyor. Eğer insan yazışarak konuştuğu kişinin yapay zeka olduğunu anlayamazsa test başarılı kabul ediliyor. Fakat ilginçtir ki, şimdiye kadar yapılan testlerin bir kısmında makine zekâsı insan zannedilirken gerçek insanlar makine zannedilmiş.
Çok değil daha birkaç gün önce internette 14 saatlik ilginç bir twich canlı yayını gerçekleşti, binlerce kişi tarafından izlenen bu yayında google tarafından üretilmiş 2 yapay zeka robotu karşılıklı karşılıklı olarak konuşuyorlardı. İlginçtir ki robotlar karşılıklı olarak konuşurlarken kendilerinin insan olduklarını iddia ediyorlar ve birbirlerini robot olmakla suçluyorlardı!

Bilim insanları yakın gelecekte robotların aramızda dolaşabileceğini ve bunları gerçek insanlardan ayırt etmenin zorlaşacağını iddia ediyor. Tüm bunlar gerçekleşir mi bilemeyiz belki fakat teknoloji tahmin ettiğimizden de daha hızlı ilerliyor gibi görünüyor. Bence asıl soru bu ilerleyişin insanlığın faydasına mı yoksa zararına mı olacağı sorusu! 
Bu da videosu ►

4 Ocak 2017 Çarşamba

Huma Kuşu Efsanesi (Talih Kuşu / Cennet Kuşu )

Daha önce hiç başına devlet kuşu konan oldu mu ya da talih kuşu da denilebilir? Bu yazıda ‘başına devlet kuşu konmak’ deyiminin de ortaya çıkmasına sebep olan "Hüma Kuşu" efsanesinden bahsedeceğim sizlere. Hatta Osmanlı devletinde kullanılan hümayun tabiri ve bazı halk türkülerimizin kökenleri de bu efsanevi Hüma kuşuna dayanır.

Peki nedir bu Hüma Kuşu Efsanesi?

Efsaneye göre Hüma kuşu insanın gözleriyle göremeyeceği kadar yükseklerde hiç dinlenmeden sürekli uçar ve hiçbir şekilde yere konmaz bu yüzden cennet kuşu olarak da anılır. Hatta bazı kaynaklarda ayaklarının olmadığı da rivayet edilir. Eskiden bir hükümdar öldüğünde halk bir meydanda toplanır ve beklermiş, Hüma Kuşu kimin başına konarsa ya da gölgesi üzerine düşerse o kişinin hükümdar olacağına inanılırmış. Hüma kuşu devlet şekillenmesini sembolize eder. Osmanlı tarihinde bilinen "Hümayun" teriminin de, bununla ilgili olduğu düşünülür. Hükümdarların Tanrının yeryüzündeki temsilcisi olduğuna inanılan eski inanca göre Tanrıdan gelen bu Hüma kuşu sayesinde yeryüzünde hükümdarların belirlendiğine inanılmıştır.

Aslında bugün kullandığımız başına talih kuşu kondu deyimi de bu eski mitolojik inanıştan gelir. "Devlet Kuşu" veya "Şahlık Kuşu" denilen "Hüma" kuşu Azerbaycan hikâye ve efsanelerinde, "Devlet Kuşu"nun uçurulması ve omzuna oturduğu insanın padişah seçileceği şeklinde yaşamaktadır. Bugün milli piyango logosunda M ve P harflerinden oluşan kuş simgesi de bu eski halk efsanesinin benzer bir kalıntısıdır. Bunun dışında halk Türkülerimizde de karşımıza çıkar, hatta benim de çok sevdiğim Huma Kuşu Yükseklerden Seslenir isimli bir halk türküsü bunun en bilinen örneğidir.

Bazı halk inanışlarına göre, Hüma'nın Anka kuşu gibi birkaç yüzyılda küllerinden yeniden doğmak için kendini yakarak tükettiğine inanılır.